Farklı sample çalma teknikleri

Bu yazımda, Ableton Live ve Max for Live, yani Max görsel-işitsel programlama dilinin Ableton Live içerisinde kullanılabilen sürümü, kullanarak oluşturabileceğiniz farklı sample çalma tekniklerinden bahsedeceğim. Ableton’da sample, hatta buna bundan sonra loop diyelim, çalmak için programın standart kullanımı içerisinde birkaç teknik var:

1. Loop’u Session görünümünde bir hücreye yerleştirirsiniz ve ister tekrarlar ister tekrarlamaz şekilde çaldırırsınız.
2. Bir MIDI kanalına koyduğunuz bir Simpler veya Sampler (Suite sürümünde olan gelişmiş bir sample çalma enstrümanı) içine koyarsınız loop’u ve MIDI klavyeniz veya MIDI kumandanız (ben controller yerine kumanda sözcüğünü tercih ediyorum) ile çalarsınız.
3. Loop’u Arrangement görünümüne koyarsınız.

Bu teknikler Ableton’un standart yöntemleri olduğu için açıklamalarına girmiyorum. Anlatacağım yöntemi Live 9 Suite kullanıcılarına yönelik yazacağım ancak Live 8’de de hemen aynı şekilde uygulanabiliyor. Ancak yazının başında da dediğim gibi Max for Live da kurulu olmalı sisteminizde. Live 9 Suite ile standart olarak geliyor. Live 8’de ise ayrıca satın alabiliyordunuz. Aşağıdaki adımları takip ederek siz de uygulayabilirsiniz:

1. Yeni bir MIDI kanalı açın
2. Bu MIDI kanalına bir adet Simpler sürükleyip, bırakın.
3. Simpler içine istediğiniz herhangi bir sample/loop koyun. İlk denemeniz için çok uzun olmayan bir ses koymanızı öneririm, ama karar sizin.
4. Simpler’ın Loop özelliğini açın. Snap özelliği kapalı kalsın.
5. Length’i şimdilik 2.00% yapın. Daha sonra kullandığınız sample’ın uzunluğuna göre göre değiştireceğiz.
6. Start 0.00% olarak kalsın.

Şu ana kadar Simpler’ın resimdeki gibi görünmesi gerekiyor.

İlk 6 adım sonunda Simpler

İlk 6 adım sonunda Simpler

 

 

 

 

 

7. Şimdi Live’in browser’ındaki Categories altında “Max for Live”‘ı bulun ve tıklayın. Sağ tarafta gelen seçeneklerden “Max Audio Effect” yanındaki oka tıklayarak içeriğini listeleyin. L harfine kadar gelip LFO.amxd’yi bulun ve bunu Simpler’dan hemen sonraya sürükleyin (Max for Live ilk defa açılıyorsa logosu çıkacak ve 5-10 saniyelik bir yükleme süresi geçecektir). Aşağıda hem browser’ın görünümünü hem de sürükledikten sonra kanalın görünümünü resim olarak görebilirsiniz.

Max for Live LFO

Max for Live LFO

 

 

 

 

 

 

Simpler + LFO

Simpler + LFO

 

8. LFO’nun sol ortasında yer alan Freq tuşuna bir kere tıklayın ve Sync haline getirin. Hemen sağındaki, içinde “sine” yazan menüye tıklayıp, “up” seçeneğini seçin. Ardından Rate parametresini 1 yapın.  Son olarak altta yer alan Map düğmesine tıklayın. Yanıp sönmeye başladığında fare imlecinizi Simpler’ın Start parametresinin üzerine getirin ve üzerine tıklayın. Böylece LFO’nun Start parametresini kontrol etmesini sağlamış olacaksınız. Map yazan kutuda artık “S Start” yazıyor olmalı. Ayrıca Simpler’ın Start parametresi de gri renkli olmalı (bu haliyle artık fare ile değiştiremezsiniz bu parametreyi). Aşağıdaki resme bakarak kontrol edebilirsiniz.

(LFO’nun ne olduğunu bilmiyorsanız kısaca açıklayayım: Low Frequency Oscillator sözcüklerinin açılımıdır ve Düşük Frekanslı Osilatör anlamına gelir. Analog ses sentez teknolojisi günlerinden kalmadır ismi ve kullanımı genel olarak herhangi bir parametrenin, kullanıcının müdahalesine gerek kalmadan, belirli bir salınımda otomatik olarak değişmesini sağlamaktır. Bu tür terimler ile ilgili ayrıca bir yazı isterseniz lütfen bu talebinizi yorum olarak aşağı yazın.)

LFO ayarları

LFO ayarları

 

9. Live’nın Play tuşuna basın. Live Play durumunda olmazsa, LFO “sync” durumunda, yani Live’ın temposuna senkronize durumda olduğu için çalışmaz. Play’e basar basmaz, Simpler’ın sample bölümünün en solunda gördüğünüz seçili bölge LFO’nun hızında hareket etmeye başlayacaktır. Biz LFO’nun hızı (“Rate”) olarak 1 seçtiğimiz için LFO sample’ın başından sonuna kadar 1 ölçü süresinde gidecektir. 120BPM’de bir ölçü 2 saniye sürer (60 / BPM x 4 formülü ile herhangi bir BPM için bunu hesaplayabilirsiniz).

10. Şimdi bilgisayar klavyesini veya MIDI klavyenizi/kumandanızı kullanarak herhangi bir nota çalın. C3 notası çalarsanız daha iyi olur ama çok da önemli değil. Zaten çaldığınız notanın kalınlığı ve inceliği, bu teknikte yaratıcı bir araç olarak kullanılıyor aslında. Sample’ın sesini duyacaksınız. Farkettiyseniz sample’ın normal çalma şeklinde göre daha “bozuk” bir şekilde çalıyor. Sanki atlamalar oluyor, tam ritim tutturamıyor… ama sonuçta bu sample şu anda sizin parçanızın temposunda, tam 1 ölçü, yani 4 vuruş, uzunluğunda çalıyor.

11. Farklı notalara tek tek ve hatta aynı anda basarak, sample’ın tonu ile oynayabilirsiniz, ama normalde kalın çaldığınızda yavaşlayan, ince çaldığınızda hızlanan sample’nın hızı aynı kalacaktır. Bu yöntem aslında çok basit, kaba bir timestretching yöntemidir (timestreching bir sample’ın süresini, tonu/frekansı değişmeksizin uzatmaya veya kısaltmaya yarayan yöntemdir).

12. Ses çalarken bir yandan Length parametresi ile oynayın. İlk başta 2.00% yapmıştık. Bunu azalttığınızda ses gittikçe cızırtıya benzeyen bir hal alacaktır. Arttırdığınızda pek bir etkisi olmadığını göreceksiniz normalde. Ancak kullandığınız sample oldukça kısaysa (1 saniye veya altı) o zaman 5.00% değerine kadar hissedilir bir fark olacaktır. Deneyerek en uygun ayarı bulabilirsiniz veya MIDI kumandanızdaki bir pota Length parametresini atayarak, parametreyi canlı olarak değiştirebilirsiniz.

13. Farkettiyseniz ses, Length’in herhangi bir ayarında biraz cızırtılı geliyor. Böyle olmasını tercih etmiyorsanız, o zaman Simpler’ın Fade parametresini biraz arttırın. Bu parametre, çalan ses bölümünün başına ve sonuna fade-in / fade-out ekleyerek, sesteki çatırdama ve pıtlamaları engeller. Fade parametresini de MIDI kumanda ile canlı kontrol ederek güzel sonuçlar elde edebilirsiniz.

14. Şu ana kadar sample hep baştan sonra çalıyordu. LFO’nun dalga şeklini değiştirerek (biz ilk başta “up” yapmıştık) farklı şekillerde de çalabilirsiniz. Mesela “down” sample’ı geriye doğru (“reverse”) olarak çalacaktır. “triangle” ileri – geri şeklinde çalacaktır. “random” sample içerisinde rastgele bir noktaya atlayarak çalacaktır (bunu deneyin mutlaka, özellikle vokal samplelarında). “rect” ve “bin” dalgaları bu teknikte iyi sonuç vermez çünkü sampleın sadece en başını ve en sonunu çalarlar. “random” seçtiğinizde Rate’i 1’den daha ufak, mesela 1/8 yaparsanız, daha iyi sonuç elde edebilirsiniz. Zaten Rate ile sürekli oynayarak çok ilginç sesler, dokular elde edebilirsiniz.

15. Son olarak, LFO’nun Start parametresini daha yumuşak geçişler ile değiştirmesini isterseniz (özellikle “random” ile) o zaman LFO’nun sol alt köşesindeki “Smooth” parametresini biraz arttırın. Ne kadar arttıracağınız sizin tercihinize kalmış.

Umarım faydalı olur bu teknik sizlere. Güle güle kullanın.

 

 

 


Omnibus – bilgisayar enstrumanım

Omnibus genel görünüm header

İki yıl önce bu blogda bahsetmiş olduğum Omnibus enstrumanım hala güncel ve kullanımda. Tabii geçtiğimiz süre içerisinde epey değişimler, dönüşümler yaşadı. İlk baştan bu yana neredeyse hiç değişmeden kalan Nintendo Wii kumandaları ile çaldığım enstrumanlar dışındakiler sürekli güncellendiler, hatta bazıları kullanım dışı kaldı. Eski yazıları okumamış olanlar için kısaca bilgi vereyim: Omnibus, benim tarafımdan Ableton Live, Max for Live (müzik programlama yazılımı Max’in Ableton içinde çalışan sürümü) ve çeşitli kumanda arabirimleri (controller) kullanılarak tasarlanmış ve benim doğaçlama konserlerimde kullandığım bir enstrumanlar bütünüdür.

Omnibus ile ilgili aldığım en önemli karar, solo konserler ile toplu doğaçlama konserleri aynı enstruman altında birleştirmekten vazgeçmek oldu. Solo konserlerimde bambaşka bir müzik yapıyorum ve her iki türü tek bir enstruman sistemi altında birleştirmeye çalışmak açıkcası başarısızlıkla sonuçlandı. Omnibus artık toplu doğaçlama konserlerinde kullanılıyor yalnızca.

QuNeo

QuNeo

Omnibus’un belkemiğini oluşturan ve beni bilgisayar ekranından bağımsız kılan kumanda arabirimlerine önemli bir arabirim eklendi geçen sürede: Keith McMillen Instruments tarafından üretilen QuNeo.  QuNeo’yu daha detaylı tanıtacağım bir yazıyı yakında yazacağım. Özetle, bir davul makinası şeklinde tasarlanmış, 16 davul pedi, 9 dokunmatik fader, 2 dokunmatik rotary ve bir çok düğmeden oluşan bir kumanda arabirimi. Ancak benzerlerinden onu ayıran önemli bir özelliği var: basınca duyarlı olması ve pedlerin aynı zamanda X/Y hassasiyeti olması. QuNeo üzerindeki tüm kumandalar, üzerlerine uygulanan basıncı (pressure) da MIDI controller olarak yolluyorlar. Ayrıca pedler, ki bu benim için en önemli özellik, parmağınızın ped üzerindeki konumunu da X ve Y ekseni olarak ayrı ayrı MIDI controller olarak yolluyorlar. Bu da tek bir ped ve parmak ile aynı anda hem nota tetikleyip, hem de üç farklı parametreyi (veya parametre setini) aynı anda değiştirebileceğiniz anlamına geliyor. Devamı diğer yazıda…

Bu sürede, üstelik de yakın zaman önce bir kumanda sistemden, kaybolmak suretiyle çıkmış oldu: iPad. Bu yaz Berlin’de kaybetmiş olduğum iPad’im… Ancak ben zaten toplu doğaçlamalarda iPad kullanımını çok azaltmış, hatta toptan vazgeçme kararı vermek üzereydim, iPad kaybolduğunda. Solo konserlerimde ise çok işe yarıyordu. Neyse ki çok sevdiğim ve beni çok seven bir dostum, şirketinin ona yepyeni bir iPad vermesinden dolayı, eski iPad 2’sini bana veriyor doğumgünü hediyesi olarak! İlk iPad’im de bir başka dostumun hediyesiydi. İnsanın böyle dostları olması güzel bir şey 🙂

iPad’de çaldığım enstrumanların büyük bir kısmını QuNeo’nun pedlerine geçirdim. Sliders adlı çok kullandığım bir enstrumanı da yıllardan beri kullanmadığım Korg Kaosspad 2’ye geçirdim ve sonuçtan şimdilik inanılmaz memnunum. Kaosspad, 10 yıldan eski bir teknoloji olmasına rağmen dokunma hassasiyeti, tepki hızı açısından iPad’ten tartışılmaz bir şekilde üstün. Evet belki iPad’de tasarlayabileceğiniz pek çok XY yüzeyine karşılık, sadece tek bir XY yüzeyinden oluşuyor ama zaten ben de doğaçlarken çoğunlukla aynı anda tek bir enstrumana odaklanıyorum. Yeni gelecek iPad, solo konserlerde ağırlıklı olarak kullanılmaya devam edecek.

Omnibus Ağustos 2013 itibariyle aşağıdaki bileşenlerden oluşuyor:

– Nintendo Wii ile çalınan 7 enstruman

– QuNeo ile çalınan 21 ses (bunlar tek başlarına enstruman olarak kullanılabilecekleri gibi birlikte de işleyebiliyorlar)

– KaossPad ile çalınan bir enstruman. (Bir tane de deneme aşamasında enstruman var)

– Ayrıca çeşitli sample çalıcılar var. Bunları solo konserlerimde kullanacağım enstruman setine kaydırmayı düşünüyorum.

– Zamanında Amerikalı çağdaş besteci Christian Wolff’un Exercise #2 adlı eserini icra etmek için tasarlamış olduğum ve iPad ile çaldığım bir alt enstruman grubunun bir kısmını QuNeo’ya aktardım. İki enstrumanı ise ne yapacağımı bilmiyorum. Bunlar beklemede şu anda.

– iPad üzerindeki iki enstrumanı ise daha bir kumandaya geçirmedim. Bunlar yüksek olasılıkla Wii ile çalınacaklar ama denemeden bilemiyorum.

Aşağıda QuNeo enstrumanlarından birisini görebilirsiniz. Pek çok enstrumanım gibi bu da basit bir sistemden oluşuyor. Çay kaşığını set üstü ocak demirlerine vurarak kaydetmiş olduğum bir sesi Simpler ile çalıyor, Live’in Chord midi plugin’ini kullanarak tek bir nota ile birden fazla, orijinal hızda, iki kat yavaş (-12) ve iki kat hızlı (+12) olarak tetikliyorum. QuNeo padinden gelen üç controller mesajını da Simpler’ın filtre frekansına, transpose parametresine ve Simpler’dan sonra yerleştirmiş olduğum Grain Delay plugin’inin Frequency parametresine atıyorum. Böylece karmaşık ritmik yapılara sahip, frekans içeriği (karanlık-aydınlık sesler şeklinde), sample çalma hızı (transpose aracılığıyla) canlı olarak değiştirlebilen bir basit enstruman elde etmiş oluyorum.

QuNeo enstruman

QuNeo ile çalınan enstrumanlardan biri

Omnibus üzerinde yazmaya devam edeceğim. Omnibus ile nasıl müzikler yaptığımı görmek, dinlemek isterseniz aşağıdaki linklere göz atabilirsiniz

Videolar | Kayıtlar | Gelecek Konserler


Yeniden başlıyorum

Merhabalar. 2 yıldan fazla süredir yazmıyorum buraya. Çok belirgin bir nedeni yok aslında. Odaklanma sorunu, kafa karışıklığı, dağınıklığı, seyahatler, çok farklı bir sürü proje üzerinde çalışma ve sanırım en önemlisi de belirli bir konu üzerine blog yazma alışkanlığının olmaması. (Gizli neden: tembellik).

Bundan sonraki dönemlerde, ne kadar sıklıkla olacağını bilemesem de, elektronik müzik üzerine yazılar yazmaya devam edeceğim. Kendi deneyimlerimin yanı sıra internette gördüğüm veya satın aldığım ilginç cihazları da taşıyacağım buraya.


Public Computing – Korhan Erel

Public Computing - Korhan Erel

Solo konserlerimden iki tanesinin kaydını içeren Public Computing (Kamusal Alanda Bilgiişlem) İngiliz internet etiketi Electronic Musik tarafından yayınlandı. Albümde 27 Şubat 2011 tarihinde Kadıköy Gram’da ve 28 Nisan 2011 tarihinde Beyoğlu 60m2’de verdiğim konserler yer alıyor.  Bu konserlerin ikisinde de Omnibus‘u çaldım.

2000 yılında ses tasarımcısı ve doğaçlamacı Ian Simpson (Noise Research) tarafından kurulan Electronic Musik etiketi deneysel elektronik müzik ve doğaçlama müzik türlerinde albümler yayınlıyor. Bünyesinde yer alan sanatçılardan bazıları:

Eddie Prevost, ASTRO, Fonik, Wolf Eyes, Matt Davies, Richard Wilmer, Demons, Astral Social Club, A Band, Towering Breaker, Chris Whitehead, Sndsukinspook, Chris Lynn, Lanterns, Vultures, Generic, Kalistongue, Pangea, Graham Dunning, Sean Derrick Cooper Marquardt , Thee Moths, ARK, Mutate, Ambient Fabric, Heddy Boubaker, Gnod, Banist3r, Noise club, Viva la Muerte, Serfs, Spektrox, Barbarians, Phroq, Janx: The Gathering, Ian Watson, Electronic Organica Ensemble, Christian Munthe, Martin Ohman, Herve Perez, Cage Cabarrett, Afgan, John Kannenberg, Sannyasin, Bacillus, Noise Research, Vok, Daniel Weaver, Luis Antero, Arklight, Narshe, Lol Coxhill, Paul Burnell, vb.

Albümü aşağıdaki linkten dinleyebilir ve ücretsiz olarak indirebilirsiniz:

Public Computing – Korhan Erel


Omnibus Ses İşleme

26 Mart akşamı Borusan Müzik Evi’nde, Alp Çoksoyluer (bilgisayar, kumanda arabirimleri) ve Gülşah Erol (viyolonsel) ile birlikte kurduğumuz elektroakustik müzik üçlüsü ABSTRA ile bir konser vereceğiz. ABSTRA’nın iki özelliği one çıkıyor: viyolonselin sesinin bilgisayar ile gerçek zamanlı olarak işlenmesi ve sesin mekan ile ilişkisinin, standart stereo hoparlör yerleşiminin dışına çıkılarak yine gerçek zamanlı olarak tanımlanması.

ABSTRA’nın gerektirdiği özellikler icin Omnibus’a yeni eklemeler yapmam gerekti. Bu eklemelerin başında ses işleme düzenekleri geliyor. Halihazırda varolan 5 farklı düzenek ve taslak halinde olan diğer 3 düzenekte yer alan işlemlerin hemen hepsi ‘Max for Live’ ile hazırlandı. Bazıları ayrıca Ableton Live ve üçüncü parti pluginler ile de desteklendi. Düzeneklerin çoğu sesin spectral olarak işlenmesi yönetimini kullanıyor. Bir başka deyişle ses, frekans, yükseklik ve faz bileşenlerine ayrılıyor, işleniyor ve geri veriliyor. Bu yöntemle cok farklı armoniler oluşturulabiliyor, ses dondurulabiliyor, frekans ve faz boyutlarında zaman değişkeni ile oynanabiliyor. Bir başka başvurduğum yöntem de granular ses işleme. Sesi ufak taneciklere ayırarak bu tanecikleri farklı sekillerde, zamanlarda çalmak olarak tanımlanabileceğimiz bu yöntem ile de cok çarpıcı ve müzikal sonuclar elde edilebiliyor. Spectral işlemler icin Cycling 74 sitesinden ulaşılabilen Jean-François Charles tarafından gelistirilen harika spectral ses işleme egitim malzemelerinden yararlandım. Granular işleme icin de MaxMSP veya Pure Data ile uğraşanlarınızın biliyor olabileceği Percolate nesnelerinden yararlandım (ozellikle Munge ve Scrub nesneleri).

Ses işleme düzeneklerini Ableton Live’da Send/Return kanallarına yerleştirdim. Böylece dilediğim bir kanalı bu işlemelere gönderebiliyorum. Bir başka deyişle sadece canlı enstrümanları değil, Omnibus’un üretebildigi tüm sesleri bu düzeneklerle işleyebilecegim. Bunu 27 Şubat akşamı Kadıköy Gram’da verdigim solo konserde de kullandım. Ancak Wii enstrümanlarını bunun dısında tutmayı düşünüyorum çünkü iki elimde Wii kumandaları varken ses işlemeleri canlı olarak kontrol etmem imkansız (şimdilik arayüzde hala ismi geçiyor son kararımı verene kadar). Hangi sesin hangi düzeneğe gideceğini belirlemek için de iPad arayüzünde büyük bir matris tasarladım. Düğmeler yoluyla sesleri yönlendiriyorum. Aşağıda iPad ekranını görebilirsiniz. Ortada matris var. Yukarıda ve yanda bulunan kumandalar ise çeşitli düzenekleri kontrol ediyorlar. Bazı düzenekler ise bir Korg Nanokontrol aracılıgıyla kumanda ediliyor. Bu ekran görüntüsü arayüzün son hali değil; 26 Mart konserine kadar bir çok degisiklik olacaktır.

Son olarak Omnibus’un ana iPad ekranının son halini göstermek istiyorum. Eski ekrana göre farkı Audiomulch ve Wii enstruman açma kapama düğmelerinin kaldırılmış, yerlerine sabit sample çalan kanalların mikserinin gelmiş olması.

26 Mart konserinin ardından Omnibus’un gelecegi son hali detaylı olarak yazacağım. Bu haliyle 16 ve 18 Mart tarihlerinde Yunanistan’da iki konser verecegim.


Omnibus üzerine

Merhabalar,

Epey zaman oldu yazmayalı. Bu zaman içerisinde Omnibus’a dair çok önemli gelişmeler oldu. Bu gelişmeleri daha detaylı olarak çok yakında yazacağım. Aşağıda madde madde özetlemeye çalışacağım:

– Kasım sonlarında İtalya’da An Insolent Noise festivali kapsamında solo çalmam istendiğinde, Omnibus için yaptığım çalışmaları ve doğaçlama konserlerinde kullandığım enstrumanları bir araya getirdim. Bunlara ayrıca Ableton Live üzerinden tetiklenen bir sample bankası da ekledim.

– Omnibus’ta yer almasını planladığım bazı enstrumanları, yaptığım denemeler sonucunda kaldırmaya karar verdim. Ses estetiği açısından anlamlı değillerdi.

– Hayırsever bir arkadaşımın bana hediye ettiği iPad’i Omnibus’un ana kontrol merkezi haline getirdim. Bu çalışmayı, konuk besteci olarak davet edildiğim İsveç’in ulusal elektronik müzik stüdyoları EMS Stockholm‘de yaptım.

– Uzun zamandır kullandığım eski enstrumanların hepsini elden geçirdim. EMS’teki güzel monitörlerde seslerini ele aldım, EQ ve Compressor ayarlarını en iyi hale getirdim. Bazı enstrumanları birleştirdim, bazılarını kaldırdım, bazılarını ise değiştirdim.

– Omnibus’ta şu anda aşağıdaki enstrumanlar bulunuyor:

*Novation Launchpad ile çalınan 8 kategoriye ayrılmış (glitch, speech, texture, vb) bir ses bankası (solo çalarken kullanmak için)

*iPad ile çalınan 16 loop ve 16 single-shot sample’dan oluşan ayrı bir ses bankası (hem solo hem grup performansları için)

*iPad ile çalınan 5 adet enstruman (sample temelli, granular, spectral teknikler kullanılıyor – son 1.5 yıldır bazılarını konserlerde kullanıyordum )

*Wii kumandaları ile çalınan 6 adet enstruman (Islak Köpek ve diğer doğaçlama konserlerinde kullandığım ana enstrumanlar)

*Korg NanoKontrol ile çalınan iki sinyal işleme enstrumanı

*iPod ile çalınan iki adet Audiomulch enstrumanı. Bunlar Ses Duvarı projesinde kullandığım, Metasurface ile çalınan enstrumanlar.

Çok yakında Omnibus’un son hali ile ilgili tüm ayrıntıları paylaşacağım. Aşağıda iPad üzerinde tasarladığım kumanda arayüzünü görebilirsiniz. Bu arayüz daha son haline ulaşmadı. Bazı enstrumanların hangi kumanda arabirimi (controller) ile çalınacağı netleştiğinde son halini alacak.

Omnibus iPad kumanda arayüzü


Controller bolluğu, görev dağılımı, aynı anda çalınacak enstrumanların belirlenmesi

1.5 aydır yazmadığımı farkettim… açıkcası bu 1.5 ay süre içerisinde çok fazla bir ilerleme olmadı Omnibus konusunda. Gerek sıcaklar, gerek para kazanmak için yapılan başka işler, gerek 10 günlük bir tatil ve tatil sonrasında içine düşülen derin atalet, uğraşmamı engelledi. Ancak arada sırada da olsa baktığımda çok önemli bir konuyu farkettim. Şu anda Omnibus’ta üç tür enstruman var:

Ses işleyiciler. Bunlarla hemen hiç ilgilenmedim daha ve bu yazının konusuyla şimdilik çok ilgileri yok. Aradan çıksın diye ilk madde olarak yazdım buraya.

Ses üreten ve controllerlar tarafından aktif olarak çalınacak, tam kontrol altındaki enstrumanlar (yani daha önceleri yaptığım enstruman tanımına uyan enstrumanlar). Bunlar ya Wiimotelar ya da iPod Touch/TouchOSC ile çalınıyorlar. Bu enstrumanlara 2008 sonundan bu yana kullandığım eski enstrumanlarımı da dahil ettim.

Ses üreten, ancak daha çok solo performanslarda, arkaplanda çalacak, kontrol imkanları daha dar, buna karşılık rastgelelik veya otomasyon ile yaratılan değişikliklerin daha çok olduğu enstrumanlar. Bir başka deyişle, eşlikçiler. Bu eşlikçilerin bazılarını OSC kullanarak iPod Touch ile çalınır hale getirdim. Ancak sahnede hem Wiimote hem de iPod Touch’ı aynı anda çalmam fiziksel olarak imkansız. Dolayısıyla burada önemli kararlar almak gerekiyor:

Hangi enstruman hangi controller ile çalınacak?

Bazı enstrumanlar birden fazla controller ile çalınabilir durumda olmalı ve sahnedeki performansa göre controller seçilebilmeli mi? (Launchpad, Korg Nanokontrol (x2), iPod Touch)

Eşlikçilerin tetiklenmesi nasıl olacak? Elde Wiimote ve Nunchuk varken nasıl yapılacak?

Eşlikçilerde kontrol minimuma indirilip, değişim sadece rastgelelik ve otomasyon ile sağlanıp, tetikleme de Launchpad ile mi yapılacak? (bu enstrumanları Ableton Live’ın session view’unda clipler ile tetikleyeceğim bu durumda)

Önümüzdeki 1-2 ay boyunca bu soruların cevaplarını arayacağım. Ayrıca yazının başlarında kısaca değindiğim ses işleme enstrumanlarına da eğileceğim. Bunun yanında bunca enstrumanı CPU’yu şişirmeden nasıl aynı Live seti içinde barındıracağımı da araştıracağım.


gerisin geriye

Merhabalar,

Omnibus’u tasarlarken, Max MSP’nin sunduğu olanaklardan da yararlanmaya çalışıyorum. Max’i hem MIDI yerine OSC kullanmak için hem de Live’de veya üçüncü parti pluginlerde olmayan özelliklere sahip pluginler tasarlamak için kullanıyorum. Max bilgim son derece kısıtlı olduğu için daha çok karmaşık şeyler yapamasam da arada sırada güzel pluginler çıkıyor. Bunlardan bir tanesi de ”gerisin geriye’. Bu plugin, ona yollanan sesi bir ara belleğe yazıyor ve bu belleği tersten okuyarak, sesi gerçek zamanda tersine çeviriyor. Plugin’de bulunan parametrelerin farklı ayarlarında çok güzel delayler, pitch shiftler veya glitch işlemleri yapılabiliyor. Her parametre ayrıca random olarak değiştirilebiliyor.

Büyük turuncu kutu: kaydı ve işlemeyi başlatır. İşleme devrede değilken, içeri giren ses değişmeden dışarı çıkar.

Speed: Çalma hızı. %100 normal hızda çalar. %200 iki kat hızlı. %50 iki kat yavaş.

Loop Len: Ara belleğin ne kadarlık bir kısmının çalınacağını belirler. Loop’un başlangıç noktasını değiştirir. Bitiş noktası hep, ara belleğin sonunda yer alır.

Size: Toplam uzunluğu 4000 ms olan ara belleğin ne kadarının kullanılacağını belirler.

Feedback: İşlenen sesin tekrar ara belleğe yazılmasını sağlar. Aynen delay efektindeki feedback gibi çalışır. Ancak plugin, içeri giren sesi tersten çaldığı için, tersi çevrilmiş bu ses ara belleğe tekrar yazıldığında, bu sefer düz olarak çalınır. Çok enteresan sonuçlar doğurabiliyor bu, özellikle de filtrelendiğinde.

Cutoff ve Q: Bunlar feedback döngüsünde yer alan filtrenin malum parametreleri (Q = resonance)

Bunun altındaki kutucuktan da filtre tipini seçebilirsiniz. Yüksek Q değerleri ve feedback oranları kullandığınızda, kanalın sesini düşük tutmanızı veya sonuna bir limiter koymanızı öneririm.

İlk dört parametrenin altında yer alan düğme, Man konumundayken, parametre elle kontrol edilir. Basıldığında, düğme Rnd olarak değişir ve parametre, bir alttaki kutuda belirtilen, Live’ın temposu ile senkronize çalışan zaman aralıklarında rastgele değerler alır. 1n = tam nota, 8nd = çeyrek nota noktalı…

Plugin preset ve automation destekliyor. Random moda alındığında parametrelerdeki değişiklikler undo’ya yazılmıyor. Bu da hem undo belleğinin dolup Live’ın çakılmasını engeller hem de undo belleğine erişiminizi kısıtlamak.

Plugin kilitli değil. İçini açıp bakın, inceleyin. Aklınıza gelen iyileştirmeleri bana bildirin. Plugin’i kullanırsanız ve yaptığınız parçayı bir albümde kullanırsanız, lütfen bana da teşekkür edin, egom okşansın, şevkle dolayım 🙂

Plugin’i aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Son bir hatırlatma: plugin yalnızca Ableton Live’da çalışır ve Max for Live gerektirir. Hala beta sürümünde olduğu için ileride degisiklikler yapabilirim. Sizin de önerileriniz olursa lütfen belirtin.

http://dl.dropbox.com/u/8962945/gerisingeriye.amxd

Aşağıda plugin’in Max/MSP tasarımını görebilirsiniz:


OSC 2

Bu arada bir önceki yazımda OSC’nin ne olduğunu anlatmadığımı farkettim. Gerçi bazılarınız herhalde internetten araştırmıştır veya zaten biliyordur ama yine de kısaca bahsetmek istedim. OSC son yıllarda gittikçe kullanımı artan bir müzik iletişim protokolü. 1980’lerin başından bu yana bizimle olan ve yaratılışından bu yana çok az değişikliğe uğrayan MIDI protokolüne göre bazı ciddi üstünlükleri var:

– MIDI’de parametre kontrolü için MIDI controllerlar (MIDI CC) vardır. 16 MIDI kanalının her birinde 127’şer MIDI CC olabilir. Bu CC’lerin bazıları pek çok alette (ve hatta plugin’de) geleneksel olarak bazı işlevlere ayrılmıştır. Mesela CC7 volume, CC10 pan’ı kontrol eder. OSC’de ise böyle belirlenmiş bir MIDI CC, nota, aftertouch gibi bir yapı yoktur. Mesajlar aynen bilgisayarlardaki klasör/dosya sistemine göre belirlenir ve isimleri kullanıcı tarafından verilir. Örneğin:

/synth/filter/cutoff gibi bir mesaj oluşturabilirsiniz. synth altında filter, onun da altında cutoff, yani filtre frekansı şeklinde bir ‘ağaç’ sistemi oluşturabilirsiniz.

– MIDI’de kontrol aralığı 0-127 arasında sabittir. Bir MIDI CC 0-127 aralığında tam sayı değerler alabilir. 33.5 gibi bir değer kullanılamaz. Bu da MIDI ile kontrol ettiğiniz hemen tüm parametrelerde bir quantization sorununa yol açar. Diyelim ki siz MIDI ile bir filtre plugin’i üzerinde filtre frekansını kontrol ediyorsunuz. 20-20000Hz arasındaki bu parametrede sizin MIDI controller ile erişebileceğiniz değerler 127 tane olacaktır. Hesaplarsak (20000-20)/127 =~ 157 eder. Yani siz 20, 177, 334, … değerlerini kullanabilirsiniz sadece. Ara frekanslara ancak parametreyi mouse ile değiştirerek ulaşabilirsiniz. OSC’de ise mesajların bir çözünürlüğü yoktur. Dilediğiniz bir ondalık değer olabilir. Bir aralığa da sahip değildirler. Dilerseniz 0-1 arasında, dilerseniz 35-1922 arasında olabilirler.

– MIDI mesajları, 80’li yılların başında tasarlanmış bir sistemin ‘yavaşlığında’ aktarılırlar. Birden fazla kanal üzerinden aynı anda pek çok nota ve MIDI CC yollarsanız, en basitinden ciddi zamanlama sorunları ile karşılaşırsınız. OSC ise ethernet üzerinden iletildiği için (kablolu veya kablosuz) son derece hızlıdır ve aynı anda binlerce mesaj iletilebilir.

Yukarıda yazdıklarım, OSC’nin beni ilgilendiren ve MIDI’den OSC’ye geçmemin temelini oluşturan nedenler ve özellikler. OSC’nin olası başka özelliklerini ve farklı kullanım alanlarını merak edenler bu siteyi ziyaret edebilirler:

http://opensoundcontrol.org/

JazzMutant firmasının multitouch controller’ı Lemur, tamamen OSC ile çalışmaktadır mesela. Yakın zamanda MOTU’nun Digital Performer yazılımı da OSC desteği koydu. Ableton direk koymasa da M4L üzerinden OSC desteği sağlıyor.

Pek çok video yazılımında da OSC kullanıldığını biliyorum.

Şu anda Türkiye’de satılıp da OSC yollayabilen tek controller iPhone veya iPod Touch. Ancak joystick, Wii, gamepad, Wacom tablet benzeri cihazları da ara programlar kullanarak OSC yollar hale getirebilirsiniz. Bu ara programlara örnek olarak Windows’da GlovePIE, Mac OSX’te OSCulator verilebilir.


OSC

Merhabalar!

Uzun zaman oldu yazmayalı. Haziran ayında Rusya ve İsrail konserleri nedeniyle buralarda değildim. Temmuz ayında da para kazanma amaçlı başka işlerle uğraşırken, bir yandan da Omnibus tasarımına devam ettim. Havaların sıcaklığı beni bunaltsa da Omnibus tasarım işine engel olamadı.

Uzun bir süredir, Omnibus’ta yer alan enstrumanları, MIDI’nin 0-127 kısıtından kurtarıp, OSC (Open Sound Control) mesajları ile nasıl kontrol edebileceğimi, çalabileceğimi araştırıyorum. Ableton ile Max/MSP’nin beraber çalışmasının yolunu açan Max for Live (M4L) eklentisi çıktığından bu yana Live’ı OSC ile kontrol etmek mümkün. M4L içerisinde, Live API’ye erişimi sağlayan live.path ve live.object nesnelerini kullanarak bir Live setini oluşturan tüm parametrelere Max/MSP içinden erişebiliyor ve live.remote~ ile de bu parametreleri, Live’un undo belleğinde bir değişiklik yaratmadan (bkz. Ableton ve Undo Belleği isimli yazı) kontrol edebiliyorsunuz. Bu objelerin kullanımı ile ilgili bir başka yazıyı yakında yayınlayacağım.

Şu anda OSC ile kontrol ettiğim enstrumanın ismi Beating. Bu enstruman içinde pek çok MIDI prosesör (arpeggiator, randomizer, vb), bir tane Drum Rack, bir Filter Delay ve bir Frequency Shifter’dan oluşan bir Rack olarak tasarlandı. Enstrumanda çalarken kontrol etmek istediğim tüm parametreleri de Rack’in 8 makrosunda topladım. Aşağıda enstrumanın genel bir görünüşünü görebilirsiniz.

Frequency Shifter efekti, drum rack içinde yer alan 16 ayrı Simpler’ın ardında 16 kere yer alıyor. Amaç random frekans değerleri üreten bu frequency shifter’ların her bir sample’ı farklı şekilde işleyebilmesi. Ancak CPU’dan tasarruf etmek için bu enstrumanın tek bir Frequency Shifter kullanan versiyonunu da yapmayı düşünüyorum.

En sağda, sonda yer alan plugin ise M4L kullanarak tasarladığım OSC modülü. Üzerinde iki tane düğme var. Yeşil olana basıldığında, ana Rack’in 8 makro parametresi, i Pod Touch üzerinde  çalışan TouchOSC programında tasarladığım arayüze bağlanıyor ve bu parametreler, resimde de görebileceğiniz gibi, gri hale geliyorlar. Bu parametrelerin artık sadece OSC ile kontrol edildiği ve bu parametrelerin değer değişikliklerinin Undo belleğine yazılmayacağı anlamına geliyor. Kırmızı düğmeye basıldığında ise bu 8 makronun OSC ile bağlantısı kesiliyor ve tekrar mouse ile değiştirilebilir hale geliyorlar.

Bu enstrumanı çalmakta kullandığım TouchOSC ekranını da aşağıda görebilirsiniz. Daha çok yeni olduğu için kontrollerin üzerine hangi parametreyi kontrol ettiğini yazmadım.

TouchOSC programı ile ilgili daha detaylı bilgiyi, Hexler.net adresinden edinebilirsiniz.